26 Ekim 2016 Çarşamba
Geldik 5. haftaya :)
Daha önceki haftalarda, dersimizde grup halinde bir şeyler sergileme yönünde çalışmalar yapıyorduk fakat bu hafta yavaş yavaş bireysel çalışmalara geçiş yaptık. Şöyle ki, hocamız bizi ikişerli şekilde gruplandırarak muhabbet etmemizi ve daha sonra da karşımızdaki kişiyi 30 saniye içerisinde tüm sınıfa anlatmamızı istedi. Anlatacağım kişi her ne kadar yakın arkadaşım olsa da, açıkçası tek başıma sahneye çıkma ve tüm sınıf beni izlerken bir şeyler anlatma fikri beni oldukça gerdi. :( Sahneye çıktığımda çok heyecanlıydım, zaten büyük ihtimal ne kadar heyecan yaptığım ses tonumdan da herkes tarafından anlaşılmıştır. 30 saniyenin hiç bu kadar uzun olabileceğini düşünmemiştim o sahneye çıkana kadar. Hocamız anlatımımla ilgili dinlenilebilir olduğunu fakat çok heyecan yaptığımı söyledi. Bu konuda kendimi nasıl rahatlatabilirim bilmiyorum. Açıkçası tüm sınıfın önünde bir şeyler anlatmaya çıkınca, heyecandan anlatacağım her şeyi unutabiliyorum :/ Ama yine de ne kadar heyecan yapsam da 30 saniye boyunca arkadaşımı tüm sınıfa anlatabildim. Bu, benim için bir başarıydı. Umarım midtermde daha az heyecanla çok daha iyi bir performans sergileyebilirim ve kendi kontrol alanımı oluşturarak buna göre hareket edebilirim :)
17 Ekim 2016 Pazartesi
Ne ara 4 hafta oldu :)
Bu haftaki dersimizde de doğaçlama çalışmalarımıza devam ettik. Dersimize çember şeklinde oynadığımız bir oyunla başladık. Partner çalışmasıyla spontane gelişen cümleler kurarak karşımızdaki kişiyle muhabbet etmeye çalıştık. Çok basit bir şey gibi görünse de zaman zaman cümle kurmakta zorlandığım oldu. Fakat rahat olmaya çalıştım çünkü gerilince aklıma hiçbir şeyin gelmediğini fark ettim. Birbirinden oldukça bağımsız cümlelerimizle çok komik diyaloglar ortaya çıkardık. :D Daha sonra hocamız her zamanki gibi bize sayılar vererek gruplara ayrılmamızı sağladı. Ve bu grup oyunu için bize enerji grafiklerinden bahsetti. Tahtaya bir enerji grafiği çizerek bizden buna uygun bir hikaye oluşturmamızı istedi. Aslında grupça bir şeyler yapmayı çok seviyorum ama iş onu sınıfa sergileme kısmına geldiğinde çok geriliyorum. Hala bu utangaçlığımı üzerimden atabilmiş değilim. Hikayemizi oluşturduk ve sınıfa sunduk. Biz çok eğlendik oynarken, umarım sınıf da beğenmiştir. Ve umarım ilerleyen haftalarda bu tarz doğaçlama oyunlarında daha rahat ve aktif olabilirim. :)
10 Ekim 2016 Pazartesi
Pred485 dersimizde 3. mü hafta :P
Bu dersimizde de yine önceki derslerimiz gibi çok eğlendik ve bol bol kahkahalar attık. Hocamız derse ısınma oyunlarıyla başladı bu hafta. "Sincap" ve "Kol kola" oyunlarıyla derse enerjik bir giriş yaptık. Ve yavaş yavaş artık doğaçlama oyunlarımıza başlangıç yapacaktık bu hafta. Bunun için öncelikle hocamız bize mimik çalışması yaptırdı. 5'erli gruplar halinde tahtaya çıkarak hocamızın ve sınıf arkadaşlarımızın söylediği ifadeleri yüz mimiklerimizle göstermeye çalıştık. Bazı ifadeleri mimiklerimizle yansıtmak oldukça zorlayıcı oldu, en azından benim açımdan. Ama tabi ki bu durum bizim eğlenmemize engel olmadı, çünkü hemen hemen bütün mimikler çok komikti :D Mimik oyununun ardından herkesin, kıskanç, sinirli vb. gibi farklı karakteristik özelliğe sahip olduğu dörtlü doğaçlama oyunları oynandı. Onun hemen ardından da dörtlü dönme oyununa geçildi. Bu doğaçlama oyunları bana çok tanıdık gelmişti. Daha önce gittiğim doğaçlama tiyatrolarda bu oyunların çok benzerlerini izlemiştim. O zaman da çok hoşuma gitmişti. Sınıf arkadaşlarım bu doğaçlama oyunlarında gerçekten çok başarılıydılar. Bende böyle bir yetenek çok yok sanırım ama umarım gelecek derslerde tahtaya çıkarak bu doğaçlama oyunlarına katılma cesareti bulabilirim kendimde :)
7 Ekim 2016 Cuma
Dönemin moral dersinde 2. hafta :)
Hiçbir öğrenci hafta sonunun bitip de pazartesinin gelmesini istemez. Fakat biz, bu ders sayesinde pazartesiyi büyük bir sabırsızlık ve heyecanla bekler olduk. "Bu hafta bizi derste ne gibi sürprizler bekliyor acaba?" diye düşünürken İnanç hocamız yine bizi şaşırtmadı ve yine mükemmel bir ders geçirdik. Hocamız derse Aristoteles'ten bahsederek başladı. Konumuz zafere giden yolda, hayal kurabilmemiz ile ilgiliydi. Hocamızın bu kapsamda bize "Hiçbir sınırınız ve engeliniz olmasaydı gelecekte nasıl bir işle ilgilenmek isterdiniz?" sorusunu sormasıyla düşüncelere dalmamız bir oldu. Bu sorunun her birimiz için cevabı o kadar farklıydı ki, aslında birçok kişi çok farklı işlerle ilgilenmek istiyormuş. Buna ben de dahilim. Aslında yapmamız gereken şey çok basit. Hayal ederek kendimize bir hedef belirlemek ve sonrasında o hedefe giden yolda doğru adımları atarak, ona ulaşmaya çalışmak. Hocamız bizi bir süre böyle düşündürdükten sonra mükemmel bir ısınma oyununa geçiş yaptı. "Benim yerim" isimli dikkat oyunuyla yine kahkahalara doyamadık. Ve tabi ki ben bir çok kez ebe olmaktan kurtulamadım. Halbuki sınıftaki çoğu kişiyi tanıyorum ama o heyecanla bütün isimleri unuttum herhalde :) Daha sonrasında da 8'er kişilik gruplar oluşturduk ve 10 fotoğraf karesi oluşturarak sınıfa bir hikaye anlatmaya çalıştık. Her bir gruptan çok ilginç hikayeler ortaya çıktı :D Son olarak da yine spontane hikaye anlatma oyunu vardı. Bu oyunu gönüllü kişiler oynadı sadece. 4 gönüllü kişi bir hikaye anlatmaya çalıştılar ama hepsi aynı kişiyi temsil ediyordu. Yani hikayeye birinin kaldığı yerden diğeri devam ediyordu. İzlemesi oldukça keyifliydi açıkçası :) Bu oyunla birlikte dersimiz bitti ve biz yine arkamızda kahkahalar bıraktık. :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)